Akciğer Kanseri ile İlgili Sorularınızı, Prof. Dr. Semih Halezeroğlu’na iletebilirsiniz.
Bu yazımızda, Pnömotoraks (Akciğer Sönmesi)'ın ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, belirtilerinin neler olduğu ve uluslararası kaynakların ne önerdiğine dair bilgiler verilir. Bu bilgilerin ışığında Pnömotoraks (Akciğer Sönmesi) teşhisi, tedavisi, ameliyat yöntemleri ve riskleri, ameliyat sonrasında kaç gün hastanede kalınması gerektiği ve Pnimotoraks'ın tekrar etme oranları hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Göğüs kafesi içerisinde normal şartlarda hava bulunmaz. Herhangi bir sebeple göğüs boşluğu içerisinde hava toplanmasına pnömotoraks adı verilir. Göğüs boşluğu içinde hava toplanınca akciğerde sönme ortaya çıkar. Bu nedenle halk arasında akciğer sönmesi olarak da adlandırılır. Bu yazıda pnömotoraks sebepleri, belirtileri ve tedavileri konusunda bilgi yer almaktadır.
Pnömoraks şu 3 durumda ortaya çıkar:
Yanda sol akciğer üst lobunda küçük baloncuklar (bleb) olan bir hastamızda ortaya çıkan pnömotoraks ve akciğerdeki kısmi sönmeye ait bilgisayarlı tomografi görüntüsü yer almaktadır.
Akciğerde mevcut olan büyük balonlar, amfizem, zatürre, tümör veya verem gibi hastalıklara bağlı olarak oluşan hasarlar sonucunda ortaya çıkan pnömotorakslardır. Akciğerdeki bu hastalıklı alanlarda incelme olup hava yollarımızdan (bronşlardan) geçen hava kapalı göğüs boşluğu içerisinde toplanır.
Aşağıdaki resimde her akciğerinde büyük hava boşlukları (bül) ve beraberinde sağ akciğer alt lobunda tümör olan bir hastamıza ait akciğer grafisi yer almaktadır. Bu büllerin ani bir öksürme, ıkınma veya çarpma gibi bir durumda patlayarak pnömotoraksa sebep olması yüksek bir olasılıktır. Bu nedenle hastalara bu tür durumlardan mümkün olduğunca kaçınması öğütlenir.
Akciğerden iğne biyopsisi, bir kateter yerleştirilmesi veya bir batın ameliyatı sonrası gibi durumlarda göğüs boşluğu içerisine hava toplanarak bu tip pnömotoraksa sebep olabilir.
Tekrarlayan pnömotoraks geçiren bir hastamızın tedavi öyküsü aşağıdaki videoda izlenebilir.
Belirtileri şiddetli sırt ve göğüs ağrısı, öksürük ve nefes darlığı şeklindedir. Ani başlayan bu tür yakınmalarda pnömotoraks şüphesi ile akciğer grafisi çekilerek teşhis edilir.
Basınçlı pnömotoraks durumunda bu yakınmalar gittikçe artarak ciddi sonuçlar doğurabilir. Hafif derecede hava birikmesi durumunda zamanla yakınmalar kendiliğinden azalabilir. Ancak, geçmesini beklemek risklidir, doktor takibi altında bulunması gerekir.
Kendiliğinden oluşan (spontan) pnömotoraks daha çok uzun boylu, zayıf yapılı 20-35 yaş arası erkeklerde görülür.
Kadınlarda erkeklere göre daha azdır.
Bu konudaki ayrıntılı bilgi için lütfen tıklayınız.
Buna göre, bazı pnömotoraks durumlarında hiçbir işlem yapılmadan hastanın sadece izlenmesi mümkün olabileceği gibi, bir enjektör ile göğüs boşluğu içerisindeki havanın çekilmesi (aspirasyon), bir dren (göğüs tüpü) takılması veya kapalı yöntemle ameliyat edilerek hastalığın giderilmesi de gerekebilir.
Bunların içerisinde en sık kullanılan yöntem sedasyon anestezisi altında ve hasta herhangi bir acı hissetmeden ince bir silikon dren yardımı ile havanın boşaltılmasıdır.
Şu durumlardan bir tanesi varsa:
Hem İngiliz (BTS) hem de Amerikan Göğüs Dernekleri (ACCP) bu konuda rehberler hazırlamıştır.
İngiliz Göğüs Hastalıkları Derneği (BRITISH THORACIC SOCITEY) tarafından hazırlanmış rehbere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
BTS: http://thorax.bmj.com/content/58/suppl_2/ii39.full
Sedasyon anestezisi altında hastalığın olduğu tarafta 7. ve 8. kaburgalar arasından kalınlığı ortlama olarak bir kalem genişliğinde olan silikon bir dren göğüs boşluğu içerisine ilerletilir. Bu dren alt kısmında su bulunan bir şişeden oluşan steril üniteye bağlanır. Göğüs boşluğu içerisndeki hava boşalınca sönmüş olan akciğer eski haline gelir.
Açık yöntem günümüzde çok nadiren tercih edilir. Koltuk altından yapılan 7-8cm uzunluğunda bir kesi ile 3. ve 4. kaburgalar arası bir ekartör yardımı ile açılır. Akciğerde yer alan hava kesecikleri özel yöntemle çıkartılır. Plevra denilen akciğer dış zarının üst bölümü çıkartılabilir (plörektomi) veya burada bir reaksiyon oluşturularak akciğerin yapışması sağlanır (plörodez).
Böylece akciğerin çökmesi ve göğüs boşluğu içerisinde hava toplanması önlenir. Ameliyat sonunda göğüs boşluğu içerisine bir adet dren konularak katlar anatomik planda kapatılır. Dren ameliyattan 1 veya 2 gün sonra çıkartılır.
En çok kullanılan yöntemdir. Bu yöntemde 2 cm’lik tek bir kesiden (uniportal yöntem) göğüs boşluğu içerisine kamera ilerletilip açık yöntemde belirtilen işlemler yapılır. Hastaya en az zarar verici operasyon yöntemidir.
Pnömotoraks ameliyatlarında açık yöntem yerine VATS adı verilen kapalı yöntem tercih edilir.
Bu yöntem sonrası ağrı daha az, ameliyat kesisi (2cm) çok daha küçük ve hastanın normal yaşama dönmesi çok daha hızlı olur.
Akciğerden hava kaçağı oluşması, kanama, enfeksiyon ve hastalığın nüks etmesi gibi riskler görülebilir. Cerrah bu durumlara göre gerekli önlemleri alarak riskleri en aza indirir.
Pnömotoraks için yapılan kapalı ameliyat sonrası bu komplikasyonların görülme oranı %2-10 arasındadır.
Ortalama olarak; sadece dren takılması durumunda 3 gün, açık ameliyatlardan sonra 4-5 gün ve kapalı – endoskopik ameliyatlardan sonra 2-3 gün hastane yatışı gerekli olur.
Bir kez pnömotoraks geçiren kişinin bilgisayarlı tomografisinde akciğerde baloncuklar görülür ise VATS yöntemiyle operasyon uygulanarak hastalığın tekrar etmesi engellenir.